1. Her şahsı harîm-i Hakk'a mahrem mi sanırsın?
Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?
2. Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?
3. Çok mukbili gördüm ki güler; içi kan ağlar,
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?
4. Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî,
Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın?
5. Kibre ne sebeb? Yoksa vezîrim diye gerçek,
Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın?
6. Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünya,
Dünya sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?
7. Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama'dan?
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?
8. En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
9. Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın,
Ey gonca bu cem'iyyeti her dem mi sanırsın?
10. Nâmerd olayım çarha eğer minnet edersem,
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?
Allah'a tevekkül edenin yâveri Hakk'dır,
Nâşâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.
Günümüz Türkçesi:
1. Her şahsı Allah'ın evine uzak, gizli mi sanırsın? Her taç giyen çulsuzu
Edhem(*) mi sanırsın?
2. Dünyayı arasan insanlığın binde birini bulamazsın. İnsan görünen eşekleri
insan mı sanırsın?
3. Çok mutlu görünen kişi gördüm; dışı gülerken içi kan ağlıyordu. Gülen
herkesi (gerçekte) mutlu mu sanırsın?
4. Hastalığı bil, ondan sonra tedavisini aramaya başla. Her merhemin her yaraya
iyi geleceğini mi sanırsın?
5. Kibre sebep var mı? Yoksa vezir oldum diye kendini vazgeçilmez mi sanırsın?
6. Ey dünyanın gelip geçici nimetleriyle övünen kişi! Dünya sana özel ve senin
için yaratılmış mı sanırsın?
7. Dünyada daima açgözlü insanlar olagelmiştir. Sen, kendini bu dünyaya çok
lazım mı sanırsın?
8. En ummadığın insan keşfedebilir en gizli sırları. Sen herkesi kör, alemi de
sersem mi sanırsın?
9. Bir gün gelecek, sen de perişan olacaksın. Ey gonca(genç ve güzel olan), sen
bu dünyayı sonsuz mu sanırsın?
10. Eğer bu dünyaya minnet edersem namert olayım! Sıkıntılar ve eziyetler
yüzünden kederleneceğimi mi sanırsın?
Vasıta Beyti: Allah'a tevekkül edenin yardımcısı yine Allah'tır. Mutsuz olan
gönül bir gün mutlu olacaktır.
(*) Edhem: İbrahim Edhem diye bilinir. Edhem, genç yaşında Belh tahtına
çıkmışsa da kısa zamanda saltanatı terk etmiştir. Rivayete göre, bir ceylan
peşinde koşarken çölde bir karganın eli ve ayağı bağlı bir adamı, ağzına
yiyecek getirerek beslediğini görür. Adam, kervan soyguncuları tarafından bu
hale getirilmiş; Allah da ona kargayı yollayıp yardım etmiştir. Edhem, bu
olaydaki hikmeti kavrayıp tahtından vazgeçmiş ve derviş olmuştur.