20 Ocak 2010 Çarşamba

Biz Erzurum'da 33 Kişiydik....


Zaman yitik sanki hiç yaşanmamış
Bu mekan ne ilk ne son durak
Karşıda çifte minare bak
Taşı işleyen nakkaş hem selçuklu hem Dadaş
Burda mevsim ikimizde biri

Biz marifetnameyle bir akşamı yaprak yaprak çevirip
Geceye ferman açtık
Okuduk dudakla el arası tartıp her sözü bir bir
Sonra darasını düştük
Ve biz ölümden çok zulmü gördük
Biz Erzurum'da otuzüç kişiydik

Gece oltu taşıdır işlenir
Ve tesbihe dönüşür zaman
Geçer parmak uçlarımızdan
Sonra ağarlanır toprak güze dökerek hüznü
Hırkasına bürünmüş
Bir derviş suskunluğunda gelir kış
Burda mevsim ikimizden biri

Bir de kadınlarımız
Yüzleri kavruk gözleri iri
Konuşunca gök susunca toprak
Gülü türküleyip akşam sabah
Oturup evlerinde onlar
Acıyı kilim gibi dokudular

Biz onları çocuklarımıza sıla
Kendimize gurbet bilip
Çiçeği burnunda bıraktık
Biz ceylanı vurulmuş dağdık
Kar iner isyan gibi çabuk
Ölüm gibi sessiz ve dakik
Palandöken kolları gürgen
Gözleri çiğdem, göğsü kekik
Ve biz ölümden çok zulmü gördük

Palandöken hem yassı hem dik
Bir sabah kepenkleri kar tipisi gibi indirip birden
Öpüp yüzünü toprağın ağır ve derin
Bir günü isyana böyle çevirdik

Kar Palandökenin börkü
Bundan gayrısını giymedik
Giymeyeceğiz dedik
Ve bu söz üzre başımızı göğe, sakalımızı yere
Boynumuzu ipe verdik
Biz Erzurum'da otuzüç kişiydik

Şimdi onlarsız bu toprak
Acıdan kıraç, hüzünden çorak
Kışın dertli yazın emrah
Ve mevsim ikimizden biri
Biz Erzurum'da otuzüç kişiydik


Arif Ay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder